Tuesday, March 30, 2010

Sunday, March 28, 2010

BR1 Street Art in Turin, Italy Represents Muslim Women


In Turin Italy, the art of BR1 has been popping up all over the city streets. BR1’s project focuses on the representation of Muslim women and their social condition. The artist says, “I made a deep research and I discovered that I am the only artist in the street art movement that deals entirely with this topic. Isn’t it strange? In general, the woman is the best source of inspiration for artists, why Muslim women wouldn’t be the same?” The Muslim women are represented in daily life situations, and each is drawn and colored freehand. They are taken from actual images from the media and put out on the street, creating a higher visibility like the image of the Western woman.





November 25th, 2008


Poster Boy, New York metrosundaki reklamları jilet yardımıyla kesip biçerek politik mesajlı posterlere dönüştüren bir sokak sanatçısı. 25 yaşında olduğunu bilinen bu kişi, şimdiye kadar yeraltında 200′den fazla poster yapmış.
January 27th, 2009

Scott Wade, sokaktaki kirli arabaların camlarına “Beni Yıka” yazmak yerine, eline aldığı fırçalarla sanat yapmayı denemiş çılgın biri. Dirty Car Art diye tanımladığı bu zahmetli ve oldukça tozlu çalışmalar önce medya’nın şimdilerde de markaların ilgisini çekmeyi başarıyor.

December 5th, 2008

Aakash Nihalani, New York sokak ve kaldırımlarını izometrik dikdörtgen ve karelerle süsleyen bir sokak sanatçısı. Renkli bantları kullanarak oluşturduğu grafikleri şehrin en umulmadık yerlerinden açığa çıkararak, aslında var olan alanı yeniden yorumlayıp insanlara sunmuş oluyor diyebiliriz. Sonuç ise oldukça etkili!
March 24th, 2009


Her zaman sokak duvarlarına graffiti yapmak isteyip, yeteri kadar cesur olmayı başaramadıysanız; içinde boş sayfalar yerine New York sokaklarındaki temiz duvarların fotoğraflarının bulunduğu Walls Notebook adlı bu defteri satın almak işinize gelebilir.
May 10th, 2009
Papergirl, 2006 yılında başlayıp her sene katılım oranını artıran eğlenceli bir sanat projesi. Amerika’da evlere bisikletle gazete dağıtan çocukların (paperboy) tarzını sahiplenen girişimin temel amacı; sanatı kamu alanına sokmak! Berlin sokaklarında bisikletle gezen insanlar, rülolanmış sanat çalışmalarını etraftaki insanlara dağıtıyorlar.
New York’da yaşayanları meraklandıran “Komşularım acaba ne kadar kira ödüyor?” sorusunu açıklığa kavuşturmak adına Candy Chang tarafından hazırlanan I’ve Lived: Post-it Notes for Neighbors adlı bu yerleştirme, mağaza camına yapıştırılan post-it’lere civarda yaşayan ya da geçerken katılım göstermek isteyenlerin kira ödedikleri evleri hakkında bilgi paylaşmalarını amaçlayıp, civardaki merakı gidermeyi ve oldukça başarılı bir data sunmayı başarmış.



mr. watson, come here



İngiltere' de Wetsbury kasabasındaki kullanılmayan telefon kulübesini kaldırmak isteyen yetkililere karşı kasaba halkının sunduğu çözüm kulübeyi bir kütüphaneye çevirmek olmuş. Kitaplar, cdler, dvdler herkesin erişimine açık.

Thursday, March 25, 2010

kültürel bir ifade şekli olarak vandalizm

vandalizm nedir? nereden gelir? neden yapılır?

taksim-maçka teleferik hattının taksim tarafındaki parkın (demokrasi parkı'na dahil oluyor sanırım) girişindeki heykel ve onun üzerinde yapılmış bir takım çalışmalar.







koray kantarcıoğlu


koraykantarcioglu.com

şehre farklı bakışlar, şehirde dolaşmak gibi konular bağlamında incelenebilir. özellikle conditioner serisi.

göbecik


Sulukulelilerin bitmeyen çilesi

2005 yılından beri kentsel dönüşüm projesi kapsamında evleri kamulaştırılmak istenen Sulukule sakinleri benzer bir çileyi 1950'li yıllarda da yaşamış. 24 Mart 1959 tarihli Yeni Sabah gazetesinde Sulukule'deki evlerin istimlak edileceği ve mahallede yaşayanlar için Yedikule civarında yeni bir mahalle inşa edileceği yazıyor. Yeni kurulacak mahallede 300 evin inşa edileceği yazılan haberde, tek katlı yapılacağı söylenen yeni evlerin "ferah ve kullanışlı" olduğu yazıyor. Ancak o yıllarda mahalledeki sazlı sözlü eğlencelerin düzenlendiği evler sayesinde hayatlarını sürdüren mahalleliler bu projeden hoşnut değilmiş.

Aslında Sulukule'deki evlerin bir bölümü 1956-57 yıllarında Vatan Caddesi (Adnan Menderes Bulvarı) yapılırken istimlak edilmiş, DP iktidarı yeni bir yol yapımı için 1959 yılında kalan evleri de yıkmaya karar vermiş. Ancak bu projenin 27 Mayıs darbesiyle durduğu anlaşılıyor.

Bazı kaynaklar Sulukule'deki eğlence hayatının 50'li ve 60'lı yıllarda altın çağını yaşadığını, başta Zeki Müren ve Müzeyyen Senar olmak üzere çok sayıda ünlünün eğlence için mahalleyi tercih ettiğini yazıyor. Bölgenin en önemli geçim kaynağı olan "eğlence evleri" 90'lara kadar faaliyetlerini sürdürdü. Ancak bu evleri kapatmak eski polis müdürü ve belediye başkanı Sadettin Tantan'ın özel takıntısıydı. Evleri kapatmak için büyük çaba gösteren Tantan, bu emeline 1994 seçimlerinde Fatih Belediye Başkanı olduktan sonra ulaştı. Eğlence evlerinin kapanması Sulukule halkını birdenbire bir yoksulluğun içine itti.

Son kentsel dönüşüm projesiyle evlerinden edilecek olan Romanların mahalleye yerleşme tarihi ise kesin değil. Bir iddiaya göre Romanlar ilk kez 11'inci yüzyılda Hindistan'dan Sulukule'ye gelmiş, ancak falcılık ve büyücülük yaptıkları gerekçesiyle Ortodoks Kilisesi tarafından sur dışında yaşamaya zorlanmışlar. Daha çok dillendirilen diğer iddiaya göre ise 1453'teki fetihten sonra Fatih'in emriyle İstanbul'a getirilen Romanların bir bölümü Sulukule'ye yerleştirilmiş. Sulukule halkı geçen yıl yapılan eylemde "Biz en İstanbullunuzdan daha eski İstanbulluyuz" pankartı taşıyarak bu durumu hatırlatmıştı.

kaynak: milli tarih, murat toklukçu

Tuesday, March 23, 2010

İMÇ


bedri rahmi eyüboğlu- istanbul


kuzgun acar- kuşlar


ali teoman germaner- soyut kompozisyon

Sunday, March 21, 2010

çingeneler

Konfeksiyonun olmadığı, kıyafetlerin mahalle terzileri elinde dikildiği; kumaş mağazalarının ancak uzak ilçelerde olduğu zamanlarda; sırtlarındaki bohçalar ile kapımızı aşındıran, kulaklarındaki çeyrek altın küpeleri sallandıra sallandıra, ille de bizi bohçasındaki kumaşları almaya ikna eden ilk pazarlama elemanlarımızdı onlar. Adları Çingene idi. Biz onlara Çingene derdik. Onlar dahi kendilerine Çingene derdi.


http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=51278

Fatih Pınar

Fatih Pınar khüfk'da.

Foto Muhabiri & Fotoğraf Sanatçısı Fatih Pınar Kadir Has Üniversitesi Fotoğraf Kulübü, [khüfk], 'nın konuğu oluyor. Fotoröpörtajlarıyla zihinlere kazınan, ses ve fotoğraf beraber kullanımıyla multimedya işler hazırlayan Fatih Pınar 24 Mart Çarşamba saat 12:00'de D 105'te bizlerle olacak.

http://www.fatihpinar.com/ adresinden zevkli çalışmalarını inceleyebilirsiniz. Özellikle Tarlabaşı ve Minibüste serilerini Multimedyadan görmenizi tavsiye ederiz.

Çarşamba günü bekliyoruz.

Bilgi & İletişim için: sb@serhatbayram.net

[khüfk]
Kadir Has Üniversitesi Fotoğraf Kulübü


http://www.facebook.com/home.php?#!/event.php?eid=110684508946181&ref=mf

Thursday, March 18, 2010

ali taptık

ali taptık'ın işlerine bakmanızı tavsiye ederim.
ilham verici olabilir.
http://www.alitaptik.com/

Tuesday, March 16, 2010

konuşma

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından düzenlenen Çarşamba Seminerleri 17 Mart'ta Fatih Pınar'ı ağırlıyor.


Fatih Pınar
17 Mart 2010 Çarşamba
11.00

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (Fındıklı Kampüsü), Mimarlık Fakültesi Video Konferans Salonu
Fatih Pınar, "1998 yılından bu yana aylık yayınlanan Coğrafya dergisi ATLAS için fotoröportajlar üretiyor. Sosyal, kültürel ve politik konular üzerine yoğunlaşan Pınar’ın 20 farklı ülke ve Türkiye’den 90’ın üzerinde ana konusu ATLAS dergisinde yayımlandı. Bu çalışmalarından yirmisi kapak konusu, dördü özel ek olarak yayımlandı. Özellikle Anadolu’da ve Ortadoğu’da yaşayan halklar üzerine yoğunlaşan Pınar, modernleşme süreciyle kaybolmaya yüz tutan kültürleri belgelemeye ve egemen kültürün yaşamın dışına itip görmezden geldiği hayatları gösterebilmeye çalışıyor. 2002 yılı nisan ayında ikinci intifada’nın ilk günlerinde Filistin’e gitti. 2003 yılında Irak işgalini fotoğrafladı. 2005 yılında NTVMSNBC haber portalı için İstanbul üzerine 11 multimedya çalışması foto-röportaj üretti. Halen Bianet haber portalı için İstanbul’un yenilenecek olan semtlerini belgeleyen bir fotoröportajlar serisi yapıyor. Bu çalışmalarını ses kayıtlarıyla eşleştirerek multimedia tarzında hazırlıyor."

Sunday, March 14, 2010

Public Space, Public Art and Public Life

muto by blu

benim favorim muto:


MUTO a wall-painted animation by BLU from blu on Vimeo.

The new short film by Blu
an ambiguous animation painted on public walls.
Made in Buenos Aires and in Baden (fantoche)

http://www.blublu.org/
http://www.blublu.org/sito/video/muto.htm

music by Andrea Martignoni
produced by Mercurio Film
assistant: Sibe
http://blublu.org/sito/video/video.htm
arkadaşlar linkteki videoları izleyin
inanılmaz!

mobile bar


Wientjes' mobile bar from pz on Vimeo.

legolama




Alman sanatçı Jan Vormann Berlin başta olmak üzere birçok şehirde savaştan etkilenmiş binalara legolarla yama yapıyor.

http://www.dispatchwork.info/

Monday, March 8, 2010

art:21

derste izlediğimiz belgeselin internet sayfası, diğer bölümleri izlemek ve sanatçı röportajlarını okumak mümkün.

http://www.pbs.org/art21/

Sunday, March 7, 2010

Friday, March 5, 2010

Asuni’nin Elleri Esmer


Sardunya Adası/İtalya

Sıra dağlarla çevrili, geniş bir vadinin ortasında, cep telefonsuz, internetsiz, sessiz, kasvetli, 200 haneli bir mahrumiyet bölgesi Asuni. Orada insanlar kendi ekmeğini ve şarabını yapıyor, domatesi ve biberiyle besleniyordu...

O yaz adada bir film festivali düzenlenmekteydi ve Eylem Kaftan da gösterilecek filmiyle beraber oraya davetliydi. En büyük sıkıntısı halktan kimsenin ne İngilizce ne de Fransızca biliyor olmasıydı. Adaya ilk geldiği saatlerde o sessiz hayatları keşfetmeye koyulduğunda aniden, yüksek bahçe duvarına kocaman siyah beyaz bir fotoğraf asan bir kadına çarptı gözüne. Fotoğrafın üstünde, açılmış bir çift avuç vardı. Saçları ensesine kadar kesilmiş bu güleç kadın, tüm sakinliğiyle resmi çakmaya çalışıyordu. Dili döndüğünce ne yaptığını sorsa da net bir karşılık alamadı. Bu bir çift avuç üzerinde tuhaf bir etki yaratmıştı.

Bisikletiyle gezinmeye devam ederken incir ve nar ağaçlarının arasında bir başka evin üst katında gene aynı fotoğrafı fark etti. Bu kez daha yaşlı ve alyanslı bir çift eldi. O an insanlar sözleşmiş gibi evlerinin önüne fırlayıp benzer fotoğrafları çiviyle çakmaya başlamıştı. Kafasını çevirip baktığında telaşlı bir sevinçle evlerin ön cephelerinde kimi yaşlı, kimi genç aynı el fotoğraflarını asıyorlardı.

Gecenin sonunda nihayet anlaşabildiği birilerini bulduğunda fotoğrafların hikâyesini öğrendi. Her şey üç yıl önce kasabadaki insanların birer birer kanserden ölmesiyle başlamıştı. Bu ani ölümlere birçok açıklama gelmişti, çoğu çevrede zararlı maddeler bulunduğuna dairdi. Kasabayı sonradan terk edip başarılı bir fotoğrafçı olmuş bir sanatçı ise ‘Hayır, demişti hiçbiri değil. İnsanlar can sıkıntısından ölüyorlar! Eğer insanlara yapacak bir şeyler bulursak bu onlara şifa verecektir’ demiş ve bu fotoğraf projesini başlatmıştı. Köydekilerin her birinin ellerininin resimlerini çekmiş, onlardan ne zaman kasabaya birileri gelse fotoğrafları sanki yerel bir bayramda bayrak asar gibi asmalarını istemişti. Bu kez film festivalinden dolayı hoparlörle herkesten ellerini asmaları istenmişti. Fotoğrafçının burada yaptığı şey bu sanat projesi aracılığıyla kasaba sakinlerinin de bu projeye dâhil olmasını sağlamaktı. Fotoğraf projesiyle beraber film festivali, şiir ve edebiyat günleri, bir de müze açmışlardı. Bütün bunlar köyün sakinlerinin cebinden çıkan parayla olmuştu. Zaten bu köyde para harcamak imkânsızdı…

“Sabaha kadar insanlarla şarap içip, sinemayı, kişisel tarihlerimizi, sanatın üzerindeki baskıları ve özgürlüğü konuştuk. O an kendi ülkemdeki kendi köylerimi düşündüm. Bin haneli köylerde değil sinema, yolu, sağlık ocağı bile olmayan o köyleri. Burada da kadınlar ekmeklerini arka bahçelerinde yapıyorlardı. Ama uluslarası bir festival düzenleyebiliyorlar ve taa İstanbul’dan beni çağırabiliyorlardı. “

"Eylem Kaftan"




a/b

selçuk artut'un amerikan hastanesi'nin galerisindeki sergisi. görmenizi tavsiye ederim.
sergi ile ilgili radikalin haberi.

Wednesday, March 3, 2010

discussions and critical reading

Discussion and class participation is an important part of student evaluation. Incisive, imaginative and thoughtful comments that generate and facilitate discussion are weighed heavily in final grades. Asking questions, responding to student questions and contributing to an ongoing discussion are a necessary part of the learning experience.
The best ways to prepare for and contribute to class discussion are:
  1. complete the reading on time, and
  2. critically analyze the reading. The primary goal of critical reading is to identify the author's interpretation and evaluate the evidence and influences leading to that conclusion. Never assume a "passive" position when reading a text. To fully comprehend and understand any reading, ask the following questions:
1. What is the thesis of the author?
2. Does the author have a stated or unstated point of view? How does the author construct their argument? Are the author's goals, viewpoints, or agendas revealed in the introduction or preface? Does the author provide evidence to support the argument? Is it the right evidence? In the final analysis, do you think the author proves the argument or does the author rely on preconceived views or personal ideology? Why do you think that?
3. Does the author have a moral or political posture? Is it made explicit or implicit in the way the story is told? What is the author's view of human nature? Does change come from human agency and "free will" or broad socio-economic forces?
4. What assumptions does the author hold about society? Does the author see society as hierarchical, pluralistic, democratic or elitist? Does the author present convincing evidence to support this view?
5. How is the narrative constructed or organized? Does the author present the story from the viewpoint of a certain character or group? Why does the author begin and end at certain points? Is the story one of progress or decline? Why does the author write this way?
6. What issues and events does the author ignore? Why? Can you think of alternative interpretations or stories that might present a different interpretation? Why does the author ignore certain events or facts?

Timothy J. Gilfoyle, Associate Professor of American History

Monday, March 1, 2010

aktif kollektif





İşleri çoğunlukla Kadıköy ve Moda taraflarında yer alıyor, ancak Taksim' in birkaç yerinde de kollektifin işlerine rastlamak mümkün.

O zaman bakalım: http://aktifkollektif.blogspot.com/